Archive for the ‘1’ category

Hafıza Rekorları Kırmak İster misiniz?

Ekim 13, 2009

1993 yılının Ağustos ayında Londra’da yapılan II. Dünya Bellek Şampiyonası’nın birincisi, 2 dakikalık aralıklarla sunulan 100 sayıyı ezberlemiş ve yarım saat içinde 1002 adet çift sayı üretebilmiştir. Ayrıca bir saat içinde 8 deste oyun kağıdının sırasını ezberlemiş ve hatasız olarak hatırlayabilmiştir. Yarışmanın ikincisi, 100 kişinin ismini 15 dakika içinde öğrenerek doğru bir şekilde sıralayabilmiştir. Şampiyonaya katılan diğer bir yarışmacı ise Blackpool’daki otellere ait 15.000 telefon numarasını ezbere söylemiştir (Valentine ve Wilding, 1994). Rajan Srinivasan Mahadevan, 2,5 saat içinde 31.811 sayıyı hatırlayarak Guiness Rekorlar Kitabına girmeyi başarmıştır.
Dışarıdan bakıldığında bu insanların ortaya koydukları sonuçlar sizi hayrete düşürebilir ve yapabildiklerinin onlara özel bir yetenek olduğunu düşünebilirsiniz.
Bu, oldukça tartışmaya açık bir konudur. Nedeni ise şu sorunun hâlâ tam olarak yanıtlanamamış olmasıdır:
“Her insan bu kadar üst düzey hatırlama becerisini kazanmak üzere eğitilebilir mi?”
Bu sorunun cevabı aslında hem evet, hem de hayırdır.
“Hayır” cevabını destekleyecek bir örnek inceleyecek olursak, 31.811 sayıyı hatırlayarak Guiness Rekorlar kitabına giren Rajan’ın bellek performansı üzerinde Thompson ve arkadaşları tarafından yapılan çalışmalara baktığımızda, onun sayı dizisi uzamı (digit span), harf uzamı (letter span) ve uzun listeleri hatırlamayı içeren birçok bellek görevini normal deneklerden oldukça üstün olarak kullandığı sonucunu görürüz. Rajan’ın babası, Profesör Thompson’a gönderdiği mektupta oğullarının üstün bellek performansını, ilk kez kızlarının doğum günü için verdikleri küçük bir partide fark ettiklerini yazmıştır. O zaman 5 yaş 9 aylık olan Rajan, parti bittikten sonra partiye gelen 20 aracın plakasını ve bunların kimlere ait olduğunu hatırlayabilmiştir. Bu da bize şunu göstermektedir ki, Rajan doğuştan belli bir bellek kullanım becerisini yanında getirmiştir. Daha sonra sahip olduğu bu kullanım becerisini eğiterek ve geliştirerek, şahit olanları şaşkına uğratan bir düzeye ulaşmıştır.
Şimdi de “Evet” cevabını ele alalım. Beynimizin, işleyişi, hatırlama mekanizması, bellek kapasitesi üzerine yapılan çalışmalar normal bir insanın, sahip olduğu zihinsel kapasitenin çok azını kullandığını ortaya koymuştur. Rakamsal olarak da, ilk araştırmalarda %8 olarak ifade edilen rakam, günümüze gelindiğinde %1 olarak ifade edilmiştir.
Ne kadarını kullandığımıza dair rakamların sürekli değişmesi ve bu değişimin sürekli daha aza doğru gitmesi de, yapılan her yeni keşfin, beynimizin kapasitesinin büyüklüğü konusunda artan verilerin ortaya konduğunun kanıtıdır. Bunu daha da netleştirmek için şöyle örneklendirelim. Geniş bir alanın, belli bir kısmında bulunuyor ve kaplıyorsunuz. Alanın genişliği hakkında tam bir fikriniz yok. Etrafı araştırdıkça sandığınızdan büyük olduğunu keşfediyorsunuz. Doğal olarak yüzde ifadesi ile bu da sizin kapladığınız alanın oranın azalmasına neden oluyor. Alanın büyüklüğünü keşfetmeye devam ettikçe de, sizin kapladığınız alan, gerçekte var olanın yanında oransal olarak gittikçe daha küçük rakamlarla ifade edilmeye başlıyor.
Buradan çıkan sonucu değerlendirdiğimizde, hepsini nasıl kullanacağımızı bilmesek de, bu insanların yaptıklarını bile çok basit kılacak bir potansiyele sahip olduğumuz gerçeğiyle yüzleşiyoruz.  Bellek ve zihinsel kapasitemizle ilgili araştırmalar devam ettikçe, kalbimizin heyecanla atmasını sağlayacak veriler de ortaya çıkmaya devam etmektedir. Bunlardan biri de, eğer bir insanın, gözlerini devre dışı bırakıp, beyni ile okumayı başarırsa, dakikada 40.000 – 100.000 kelime okuma kapasitesine sahip olduğudur. Evet, yanlış okumadınız. Bir gün bunu olanaklı kılacak bir sistem ya da cihaz ortaya konduğunda her insan bunu yapmayı başarabilecek.
Tüm bunları incelediğimizde şu noktaya ulaşıyoruz: Şu an için istisnasız her insanı, rekorlar kıran hafıza şampiyonlarının yaptıklarını yapabilecek düzeye ulaştıracak bir sistemin olmaması, bunu yapabilecek potansiyele sahip olmadığımız için değil, yönteme sahip olmadığımız içindir.
Bu demektir ki, yöntemler geliştikçe ve keşifler yapılmaya devam ettikçe bir gün her insan bu düzeye, hatta çok daha üst düzeylere ulaşacak şekilde eğitilebilecektir. Günümüzde kullanılan hafıza teknikleri de bunun en büyük kanıtıdır. Ericsson, Chase ve Faloon (1980), bellek yeteneğinin nasıl kazanıldığını analiz ettikleri bir çalışmada, üniversite öğrencisi olan bir koşucuya, sayıları çeşitli yarışmaların bitiş süresi olarak kodlamayı öğretmişlerdir. Örneğin 3492 şeklindeki bir diziyi denek, bir yarışın “3 dakika 49 nokta 2 sn” olan bitiş süresi olarak ezberlemiştir. İlerleyen eğitim aşamalarında denek, başlangıçta kendisine gösterilen sayı dizilerinin 6 veya 7’sini hatırlarken, 79’unu doğru olarak hatırlayabilir hale gelmiştir.
Bugün Hafıza Teknikleri ile eğitim alan öğrenciler ve yetişkinler, çok daha fazla bilgiyi, daha hızlı kodlamakta ve daha uzun süre hatırlamayı başarmaktadırlar.
Kullandığınız cep telefonlarını düşünün. İlk çıktıklarında çok hantal ve yavaşlardı. Kullanımları telefon açmak ve yazılı mesaj atmakla sınırlıydı. Hafıza kapasiteleri çok azdı. Ama şimdi onlar sayesinde görüntülü konuşabiliyor, fotoğraf makinelerini aratmayacak şekilde fotoğraf çekebiliyor, video kaydediyor, sesli, görüntülü mesajlar gönderebiliyor, internete bağlanarak nerede olursak olalım dünyanın istediğimiz köşesine doğru yolculuğa çıkabiliyor, verilerimizi bilgisayara bağlayarak aktarabiliyor, konferans özellikleri ile toplantılarımızı bile yerimizi değiştiremeden yapabiliyoruz. Üstelik bu, cep telefonlarının şu anki durumu. Kim bilir birkaç yıl sonra daha neler yapabilecek düzeye ulaşacaklar, hem de boyutları gittikçe küçüldüğü halde…
Şimdi kendimize şunu soralım: “İnsanoğlu beyni ile üretip yarattığı cihazlarda böylesini büyük bir gelişim sağlayabiliyorsa, onları yapmasını sağlayan beyni için neden aynı şeyi başaramasın?”
Kaldı ki başarıyor zaten. Bellek kullanımı konusunda bugün kullanılan tekniklerin her insanı ulaştırmayı başardığı düzey asla küçümsenmemelidir. Sonuçlar hafıza şampiyonları ile kıyaslandığında az görünebilir. Ama olay bu çerçeveden değil, insanları nereden nereye getirdiğine göre ele alınmalıdır. Bir insan 1 saatte yaptığını, 10 dakikada yapabiliyorsa, ya da 1 saatte başlangıçta yaptığının 10 katını yapmayı başarıyorsa bu asla hafife alınacak bir sonuç değildir. Şu anki hafıza teknikleri herkesi en az bu noktaya ulaştırmayı başardığına göre, gelişimin ilkesi gereği elbette daha fazlasını yapabilecek bir sisteme dönüşmeye devam edecektir.
Ama önemli olan, kendinizi değerlendirirken, hafıza rekortmenlerinin yaptığının sizin için bir mucize olmadığını, aynı hatta daha fazlasını ortaya koyabilecek potansiyele sahip olduğunuzu bilmenizdir.
Yazar : Müge KASAROĞLU

Akıldan 2 Basamaklı Sayılar Nasıl Çarpılır?

Ekim 7, 2009

10’lar Basamağı ‘1’ Olan         2 Basamaklı Sayıların Çarpımı
Bu işlemi dört adımda tamamlarız.
4Öncelikle çarpım durumundaki sayılardan biri ile diğer sayının birler basamağı toplanır.
4İkinci olarak, toplamdan elde ettiğimiz sayıyı 10 ile çarparız.
4Üçüncü yapacağımız işlem, her iki sayının birler basamağındaki rakamları çarpmaktır.
4Sonuca ulaşmak için ise ikinci işlemin sonucunda elde ettiğimiz ve aklımızda tuttuğumuz sayıya, birler basamağının çarpımını toplayacağız.
Formül:  1A x 1B = [(1A +B) x 10]+(AxB)
Sizin de fark ettiğiniz gibi aslında yaptığımız işlemlerin hepsini çarpma sırasında da yapıyoruz. Ancak bu işlem sırası klasik işlemlerde çok farklıdır. Neredeyse tam tersidir. Ama elbette bu işlemler aynı değildir.
1X x 1Y şeklinde tanımlanan bir çarpma işleminde zihinden yapılacak işlemleri rahatlatmak amacıyla akılda tutulacak sayı adedini azaltıp kolay işlemlerle sonuca ulaşmak amacımız olduğu için dört adımda sonuca ulaşacağımız yöntemi uygulamak işimizi kolaylaştırır.
Uygulama: 15 x 19 = ?
İlk işlemimiz sayılardan biri ile diğer sayının birler basamağını toplamaktır. Bu işlemde hangi sayıyı seçtiğimizin bir önemi yok. Sonuç değişmeyecektir. 15 + 9 = 24 veya             19 + 5 = 24
İkinci olarak toplamdan elde ettiğimiz sonucu 10 ile çarpıyoruz. 10 ile çarpmanın kolay yolunu daha önce anlatmıştık. Bu yöntemlerin hepsinde bu basit kuralları uyguladığımız için bu kurallar çok kısa sürede sizde alışkanlık haline gelecektir: 24 x 10 = 240
Üçüncü sıradaki işlemimiz birler basamağı çarpımlarıdır. Son olarak aklımızda tuttuğumuz sonuca çapmadan elde ettiğimiz sonucu ekleyerek çarpma işleminin sonucuna ulaşırız. 5 x 9 = 45   240 + 45 = 245
10’lar Basamağı Aynı Olan         2 Basamaklı Sayıların Çarpımı
Onlar basamağı 1 olan iki sayının çarpımın da kullandığımız yöntemin benzerini uygulayacağız.
4İlk adımımız yine sayılardan biri ile diğerinin birler basamağının toplamı olacaktır.
4Bundan sonraki adımda ise ortak olan onlar basamağındaki rakam ile bu toplamı çarpacağız.
4Sonucu 10 ile çarpacağız, yani sonuna bir sıfır ilave edeceğiz. Bundan sonraki adımlar yine aynıdır.
4Birler basamağındaki rakamlar çarpılır. Ve aklımızdaki sayıya ilave edilerek sonuca ulaşılır.
Formül: XA x XB = [(XA +B) x X x 10] + (A x B)
Uygulama: 56 x 54 = ?
Sayılardan biri ile diğer sayının birler basamağını toplayacağız.
56 + 4 =  60
Elde ettiğimiz toplamı aynı olan onlar basamağındaki rakam ile çarpacağız, sonucu 10 ile çarpacağız. Yani toplamı 50 ile çarpmış olacağız.
60 x 5 = 300  300 x 10 = 3000
Yapacağımız işlem birler basamağının çarpılıp sonuca ilave edilmesi ile bitecektir.
6 x 4 = 24 3000 + 24 = 3024
Böylelikle 56 x 54 =  3024 işlemin sonucuna ulaşmış oluruz.
1’ler Basamağı Aynı Olan         2 Basamaklı Sayıların Çarpımı
Formül: AX x BX = [(A x B) x 100] + [(A +B) x X] + X ²
4Çarpılacak olan sayıların önce onlar basamağındaki rakamlar çarpılır. Sonra da sonuca iki sıfır ilave edilir.
4İkinci olarak onlar basamağındaki rakamlar bu kez toplanır ve aynı olan birler hanesi ile çarpılır. Elde edilen bu çarpımın sonuna da bir sıfır ilave edilir.
4Birinci adımda elde ettiğimiz sonuç ile ikinci basmakta elde ettiğimiz sonucu toplayarak aklımızda tutmamız gereken sayı adedini tekrar bire indiririz.
4Bundan sonraki aşamada aynı olan birler basamağındaki sayıları çarparız. Sonuca ilave ederek işlemin sonucunu buluruz. Teorik olarak anlatılan bu bilginin şekillenmesi adına elbette ki bir uygulama üzerinde anlatmak sizin inceleyebilmeniz açısından daha kullanışlı olacaktır.
Uygulama: 23 x 13 = ?
Farklı olan onlar basamağındaki sayıları çarparak sonucu 100 ile çarpacağız. 2 x 1 = 2  2 x 100 = 200
Az önce çarptığımız onlar basamağındaki rakamları bu kez topluyoruz, elde ettiğimiz toplamı aynı olan birler basamağı ile çarpacağız.  2 + 1 = 3   3 x 3 = 9
İşlemin bu kısmında elde ettiğimiz sonucu bir de 10 ile çarpacağız, yani sonuna sıfır ilave edeceğiz. Bu sonucu birinci basamakta bulduğumuz 200 sayısı ile toplayacağız.
9×10=90
200+90=290
Son adımda ise aynı olan birler basamağındaki sayılar çarpılır, diğer bir deyişle aynı olan sayının karesi alınır ve sonuca ilave edilir.
3×3=9  290+9=299
10’lar Basamağı 9 Olan      2 Basamaklı 2 Sayının Çarpımı
Bu çarpma yönteminde bütüne tamamlama esas alınır. İşlemlerin sıralamasını ve nedenlerini teorik olarak x, y üzerinden anlatmak yerine, bir örnek üzerinden anlatmak daha kalıcı ve öğretici olacaktır. Yine de formül akılda kalması açısından kolaylık sağlayacaktır.
Formül: 9 A x 9B = [(9B – (100 – 9A)) x 100] + [(100 – 9A) x (100 – 9B)]
4Sayılardan birinden, diğer sayının yüzden farkını çıkartıyoruz.
Ve bu sonucu 100 ile çarpıyoruz.
4Sayıların her ikisinin de yüzden farkını bulup bunları çarpıyoruz.
4Bulduğumuz her iki sonucu topluyoruz.
Uygulama: 95 x 93 = ?
Bu tür bir işlemi 100 cinsinden yazdığımızda;
(100 – 5) . (100 – 7) = (100.100) – (7.100) – (5.100) + (5.7)
= 100.(100 – (7+5)) + (5 . 7)
= 100.(100 – (7+5)) + (5 . 7)
= 100. (95 – 7 ) + (5 . 7) şeklinde tanımlanan bir işlem elde ederiz.
Elbette ki bu çarpma açılımını zihinsel olarak yapmak pek de kolay olmaz. Bu sebeple yapılacak işlemlerde bir yöntem izlemek gerekir. İlk aşamada yapılacak olan,verilen sayıların birini yüzden çıkararak farkını bulmaktır. Bulduğumuz bu farkı, diğer çarpandan çıkaracağız, sonrasında 100 ile çarpacağız.
100-93=7   95 – 7 = 88
88 x 100 = 8800
Bu aşamadan sonra yapacağımız şey, diğer sayının da 100’den farkını bulmak ve bu iki farkı birbiri ile çarpmaktır. 100 – 95 = 5  5 x 7 = 35
Elde ettiğimiz bu sonucu aklımızda tuttuğumuz ilk sayıya ilave ederek çarpma işleminin sonucunu buluruz. 8800 + 35 = 8835
Özetleyecek olursak, sayıların 100’den farkını buluyoruz. Farklardan birini çarpım durumundaki sayıların diğerinden çıkarıp bu sonucu 100 ile çarpıyoruz. Farkların çarpımını alıp sonuca ilave ediyoruz. Karışık bir şey var mı?

Dr. J. Steven Poceta Beyne Güç Katan Metodları Anlatıyor

Ekim 2, 2009

1- Perifer Vizyonunuzu Geliştirin
Uygulama: Gözlerinizi hareket ettirmeden çevredeki nesneleri görebilmeye “perifer vizyon” denir. Bir parkta, banka ya da bir kafeye oturun. Dik durun ve dümdüz karşıya bakın. Gözlerinizi hareket ettirmeden çevredeki nesnelere konsantre olmaya, onları görmeye çalışın. Uygulama sonunda görebildiğiniz her şeyin listesini yapın. Aynı uygulamayı bir süre sonra tekrar deneyin ve görebildiğiniz yeni nesneler varsa bunları da listeye ekleyin.
Sebep: Bilimsel araştırmalara göre konsantrasyon ve odaklanma için çok önemli olan ve neurotransmitter acetylcholine denilen madde hafıza kaybında azalıyor, Alzheimer’de ise neredeyse tamamen yok oluyor. Bu görsel hafıza aktivitesi, beyindeki sözkonusu maddenin kontrollü salınımını hızlandırır.
2- Uykunuzu İyi Alın
Uygulama: Gece uykunuzu iyi alın. Uyuma güçlüğü çekiyorsanız yatak odanızın sessiz ve karanlık olmasına özen gösterin. İyi uyumak için rahatlama tekniklerini öğrenin, geç vakitte kafein almayın.
Sebep: Bilimsel araştırmalara göre uyku sırasında öğrenme ve hafızaya alma faaliyeti hızlanır.
Çalışmalarda, yeterli süre uyuyamayan kişilerin gün içinde yeni bilgileri öğrenmede zorluk çektiği gözlendi.
Ayrıca, yeni bir şeyler öğrendikten sonra alınan uyku da bilgilerin uzun süreli hafızaya aktarılmasını hızlandırıyor.
3- Egzersiz Yapın
Uygulama: Bisiklet kullanın, yüzün, yürüyüş yapın… Böyle fiziksel aktiviteler beyin sağlığı için önemlidir. Fırsat buldukça bedeninizi eğitecek faaliyetlerde bulunun.
Sebep: Son araştırmalara göre, egzersizin beyinde hafıza ve bilgi depolamadan sorumlu merkez olan hipokampüs üzerinde pozitif etkileri vardır. Ayrıca, düzenli egzersizin de Alzheimer başlangıcını geciktirdiği belirtiliyor.
4- Arnavut Kaldırımında Yürüyüş Yapın
Uygulama: Hâlâ kaldıysa, Arnavut kaldırımında yürüyüş yapın. Olmazsa benzer taşlı ve engebeli yollarda yürüyün.
Sebep: Düz olmayan engebeli yüzeylerde yürümek, iç kulakta bulunan ve dengeden sorumlu vestibül sistemi geliştiriyor.
5- Plastik Topla Egzersiz Yapın
Uygulama: Topu havaya atıp yakalayın. Eğer bunda iyiyseniz, ufak oyunlar da yapabilirsiniz.
Sebep: Duyulara hitap eden bu tür aktiviteler beynin görsel, dokunsal, el-göz koordinasyonu merkezlerini güçlendirir.
6- Bir Müzik Aleti Çalın
Uygulama: El-göz koordinasyonunu geliştirmek için bir müzik aleti çalın.
Sebep: Müzik aleti çalmak; duymak-dinlemek, hassas el hareketlerinin kontrolü ve yazılı notaları (görsel) müziğe (hareket ve ses) çevirmek gibi farklı beyin fonksiyonları arasında bağlantı kurulmasına yardımcı olur.
7- Diğer Elinizi Kullanın
Uygulama: Eğer sağ elinizi kullanıyorsanız sol elinizi, sol elinizi kullanıyorsanız sağ elinizi kullanmak üzere aktiviteler yapın. Mesela dişinizi diğer elinizle fırçalayın, bu konuda oldukça iyi olana kadar devam edin. Daha sonra diğer elinizle yeme egzersizi yapabilirsiniz.
Sebep: Bu alıştırma size daha önce yaptığınız bir aktiviteyi yeni ve daha çok çaba isteyen bir öğrenme konteksinde başarmanızı sağlayacaktır. Bu, diğer beyin lobunuzun daha da aktifleşmesini sağlar. Siz yeni maharetler edinince milyonlarca nöron arasında yeni bağlar kurulur.

Yazar : Dr. J. Steven Poceta

Zekayı Geliştirmenin İlkeleri

Eylül 27, 2009

Önce merakın itici gücünü kullanmak, sonra kendi öğrenme tarzımızla nasıl öğreneceğimizi bilmek, öğrenmeyi kolaylaştırmakla kalmaz, onu ateşler. Bunların yanında bizi destekleyecek ve daha kısa sürede daha yüksek birikime neden olacak bazı ilkeler de vardır. İnsanın öğrenme ilkelerini bilmesi, denizin üstünde yürümeyi bilmesi gibidir. Böylelikle gördüğü, işittiği, uyguladığı her şeyi kişisel gelişimi için kullanabilir.
İşte öğrenmenin ve zekayı geliştirmenin 29 ilkesi:
Öğrendiklerinizi tekrar etmezseniz, çoğunu unutursunuz.
Tekrar, bilgi edinmenin olduğu gibi, yetenek geliştirmenin de anasıdır.
Kalıcı bir bilgilenme istiyorsanız, öğrendiklerinizi 10 dakika, 1 saat, 1 gün, 3 gün, 1 hafta, 1 ay, 3 ay ve 6 ay sonra toplam 8 kez tekrar etmelisiniz.
Öğrenmek için en uygun zaman, sabahın ilk ışıklarının göründüğü zamandır. Bunu anlamak için güneşin doğma zamanını takvimlerden öğrenerek, ondan daha önce uyanabilirsiniz.
Uyku düzeniniz, öğrenme etkinliğinizi etkiler. Güneşin doğmasını izleyen yaklaşık 45 dakikalık süreçte uyumak, zihinsel zekânız üzerinde olumsuz etki bırakır.
Zihinsel bir faaliyet göstermeden sürekli tek bir noktaya bakmak, zihinsel zekânızı yıkıcı boyutta olumsuz etkiler. Bu durumun en çok görüldüğü eylem, televizyon izlemektir.
İnsana birikim kazandıran, öğrendiklerini hemen uygulamaktır.
Yapılması gerekenleri ertelemek, insanda strese neden olur. Neden kaynaklanırsa kaynaklansın stres, zihinsel zekâ kullanımını olumsuz etkiler.
Zihinsel zekânız gelişebilir. Daha yüksek zekâya kavuşmanın yolu, öğrendiğiniz bilgi miktarını ve bu bilgiler arasında kurduğunuz bağlantıları çoğaltmaktır.
Bilgiye, bir hafta sonra onunla ilgili bir konferans verecekmiş gibi yaklaşırsanız, çok daha iyi öğrenirsiniz.
Bilgiye, onunla ilgili bir makale yazacakmışsınız gibi yaklaşırsanız da, çok daha iyi öğrenirsiniz.
Öğrendiklerinizi öğrettikçe (anlattıkça) onları kendinize daha fazla mâl edebilirsiniz.
Öğreneceklerinizi bölümlere ayırarak, her bölümle ilgili resimler oluşturmayı temel edinen “zihin haritalama” tekniği, hafıza yeteneğini güçlendirir. Resimleri kendi arasında filmleştirmeniz, bu süreçleri sıra dışı ve komik biçimde hayal etmeniz, daha çok işinize yarar.
Bilinçaltı zihniniz, davranışları öğrenirken dört etkeni dikkate alır. Bunlar; kendi kendinize iç konuşmalarınız, insanların size telkinleri, deneyimleriniz ve kurduğunuz hayallerdir.
Bilinçaltı zihniniz için gevşeme esnasındaki hayal, gerçekten yaşanmış gibi etki gösterir. Yeteneklerinizi geliştirme konusunda en önemli yöntemlerden biri, kendinizi sonucu almış şekilde hayal etmektir. (Bu hayalin merkezinde dış etkenlere bağlı sonuçlar değil, zeki olmanız, güzel konuşmanız gibi kişisel yetenekleriniz olmalı.)
Beynin çalışma hızıyla insanın okuma hızı arasındaki fark dikkat dağılmasına yol açar. Bunu yenmenin yolu, “hızlı okuma” tekniklerini öğrenmek veya çok merak ettiğiniz alanlara yönelmektir.
Soru sormak, öğrenmenin yarısıdır. İnsanlara uzmanlık alanlarıyla ilgili sorduğunuz sorular, ciltlerce kitap okumaktan daha fazla öğretici olabilir.
Bilgiye ulaşmak için isteyerek katlandığınız fedakârlık, o bilgiyi sizin için daha değerli ve kalıcı hale getirir.
İnsan, birlikte yaşadığı diğer insanların tutum ve davranışlarından etkilenir. Davranışların öğrenilerek kopyalanması, modellerin görülmesiyle gerçekleşir.
Bilgiyi çok iyi anlayarak, sebep-sonuç ilişkilerini eksiksiz kurarak içselleştirmek, ezberlemekten çok daha verimlidir.
Ezberle yetinenler, uzman olamazlar.
Uzmanlığınızın ölçüsü, size sorulan sorulara hem tatmin edici, hem de yeni soruları ateşleyecek biçimde cevap verebilmenizdir.
Not tutmak, bilgiyi bağlamaktır. En verimli dinleyiciler, konuşma esnasında ayrıntılı not tutanlardır. En verimli okurlar ise, kitabın boşluklarına işaretler koyarak yeni düşünceler ekleyenlerdir.
Sahip olduğunuz bilgiyi kendinize göre kategorize edip (bölümlere ayırıp) sistemleştirmezseniz, içinde boğulabilirsiniz.
Bilgi üretmek, o bilgiyi size mâl eder. Bilgi üretmek, öğrendiğiniz pek çok bilgi arasında bağlantılar kurarak, yeni çıkarımlarda bulunmanız demektir.
Zihinsel zekânız ve öğrenme yeteneğinizi etkin kullanma düzeyiniz, dış telkinlerin etkisine açıktır. Örneğin, şaka yollu bile olsa, size “kafanızın basmadığı” söylense, bu söz farkında olmadan sizi etkileyebilir.
Sürekli bilgi edinmek yerine, zaman zaman düşünmeye vakit ayırmak, o bilgiyi daha iyi kullanmanızı sağlar..
Öğrenmeye en açık insan, meraklı, mütevazı ve cesur olandır.
Beynimizin %2’si veya %3’ünü kullandığımız, sadece bir iddiadan ibarettir.
Beyninizin %100’ünü de kullansanız, önemli olan temel sorularınıza cevap bularak hayat memnuniyeti ve mutluluğa ulaşmanızdır.

Yazar :Muhammed Alpkent

Beyni Daha İyi Çalıştırmanın 10 Yolu

Eylül 24, 2009

Düşünce hızı ile kainatta problem çözmenin, yol bulmanın, kainatın sırlarla dolu kapılarını açtığını görmek insanı olağanüstülüğe götürüyor.

1. Doğru zamanlama yapın: Çoğu yetişkin insan sabahları, çoğu geç insan ise öğleden sonra daha net düşünür. En iyi düşünme zamanınızı belirleyin ve en zor beyin çalışmalarınız için o zamanı rezerve edin.
2. Not edin: Hafıza araştırmacılarının kullandığı yöntemlerdendir. Bir Çin atasözü “En zayıf mürekkep en güçlü hafızadan daha kalıcıdır” der.
3. Kahve için: Araştırmalar bir fincan kahvede bulunan kafein miktarının konsantre olmanıza yardımcı olacağını gösteriyor. Fakat kaygıya meyilli iseniz; bu bir işe yaramayabilir.
4. Uygulama yapın: Yeni becerileri öğrenme ve sürekli uygulama yapma beynin internal organizasyonunu değiştirmek için ortaya çıkar. Bir çalışma, periodik eğitim dönemlerinin 70 yaşlarında olan gönüllülerin, 7 yaşlarındayken sahip olduklarından daha iyi bilişsel ve hafıza becerilerine yardımcı olduğunu gösteriyor.
5. Fikirlerinize bir şans verin: Çoğumuz gerçekleri çabucak değerlendirme ve çabucak “gitme veya gitmeme” kararı vermede kabiliyetlerimiz için ödüllendiriliriz. Yaratıcılık daha fazla acele etme ve heyecan ister.
6. Entelektüel bir iş ve zeki bir eş seçin: Polonya’dan merak uyandırıcı çalışmalar, kariyerleri entelektüel bir egzersiz isteyen kişilerin yaşamlarında yüksek bilişsel seviyeye sahip olduklarını sunuyor. Ve zeki biri ile evlenme, başarınızın devamını sağlar.
7. Dikkatinizi verin: Toplantıdan birkaç saniye sonra yeni tanıştığınız bir kişinin adını unuttuğunuz oluyor mu? Problem hafıza değil, konsantrasyondur. Yaşlanırken, bilinçli olarak hafıza bankamıza kendi kendimize bilgi koymamız gerektiğini hatırlamalıyız.
8. Mozart dinleyin: Wolfgang’ın müziğine maruz kalan bir beyin daha kompleks bağlantılar geliştiriyor. Bu da daha fazla bilgi için daha hızlı, entegre olmuş erişime izin veriyor.
9. Yeni şeyler deneyin: Yaşamının sonuna yakın, empresyonist ressam Henri Matisse, fırçaları harika kâğıt kesikleri serileri yaratmak için kullandığı makas ile değiştirerek sanatını tekrardan canlandırdı. Yaratıcı Davranışlar Dergisi editörü Psikolog Dean Keith Simonton, bu gibi deneyimlerin yaratıcılığın başarılı niteliği olarak ortaya çıktığını ifade ediyor. Yaratıcı ve yaratıcı olmayan kişilerin karşılaştırıldığı bir çalışmada temel farkın birinin yeni şeyler öğrenme konusunda daha açık olduğunu, diğerinin ise olmadığını gösterdi.
10. Tutkularınızın peşinden gitmeyi sakın unutmayın: Bir Hollandalı psikolog, satranç oynayanları satranç ustalarından neyin ayırdığını araştırdı. Her gruba test uyguladı; IQ, hafıza, boyutsal akıl yürütme… Bunlar arasında test farklılığı bulamadı. Tek farklılık, büyük ustaların satrancı daha çok sevmeleriydi. Ona karşı daha tutkulu ve daha çok bağlıydılar. Tutku, yaratıcılığın anahtarı olabilir.